Diyetisyen Merve Yücel Anti Aging’in kelime anlamı yaşlanma karşıtıdır. Yaşlanma doğal ve kaçınılmaz bir olaydır. Yaşlanmayı durdurmak mümkün olmasa da yavaşlatmak mümkündür.
Yaşlanma her insanın doğası gereği vardır fakat kimi insanın yaşlanma süreci hızlı kimi insanın yavaştır. Yanlış beslenme ve buna bağlı olarak oluşan hastalıklar, hareketsizlik, stres, çevresel faktörler yaşlanmayı hızlandırıcı etkenlerdir. Yaşlanma sürecinin ilerleme şekli bizim elimizdedir. Yaşlanmayı doğru beslenme alışkanlıklarının kazandırılması ve düzenli spor ile yavaşlatmak mümkündür.
1. Antioksidanlar ile yaşlanmaya dur diyebiliriz
Stres, çevre kirliliği, zararlı güneş ışınları vücudumuzda serbest radikal denilen zararlı maddelerin oluşmasına neden olurlar. Serbest radikaller doku ve organlara saldırarak yapısal bozukluklara yol açarlar ve hücrelerde yaşlanmaya neden olurlar. Serbest radikallerin yaşlanma etkisini azaltmak için antioksidanlara ihtiyacımız vardır. Antioksidanlar vücudumuzun savunucu silahıdır serbest radikallere karşı savaşarak onları etkisiz hale getirir.
Peki antioksidan kaynakları nelerdir?
A, C, E vitaminleri ve selenyum antioksidan etkiye sahiptir. Çiğ yenilen sebze ve meyveler antioksidan kaynaklarıdır. Yani domates, nar, kiraz, elma, karpuz, yeşil çay, limon, yeşil yapraklı sebzeler, patates, zeytinyağı, avokado, soğan, sarımsak, bitter çikolata, ceviz, fındık gibi besinler başlıca antioksidan kaynaklarıdır. Antioksidan kaynaklarını soframızdan eksik etmemeliyiz öğünlerimizde mutlaka bulundurmalıyız.
2. Genç kalmanın sırrı az kaloride saklı
Yapılan araştırmalara göre kalori kısıtlaması yapmak yaşam kalitesini artıyor, yaşlanmayı geciktiriyor ve yaşam süresini uzatıyor. Alınan kalorinin harcanan enerjiden fazla olması obezite başta olmak üzere pek çok sağlık problemini de beraberinde getirir. Fazla kalori alınması kadar çok düşük kalorili bir beslenme planı da pek çok sağlık problemine yol açıyor.
Dengeli bir diyette günlük alınan enerjinin %40-50’si karbonhidratlardan, %30 proteinlerden ve %25-30’u yağlardan gelmelidir. Kalori kısıtlaması porsiyonları küçülterek sağlanabilir. Yemekleri büyük ve geniş tabaklar yerine daha küçük tabaklarda tüketmeliyiz. Bu sayede öncelikle göz doyması sağlanacaktır.
3. Tuz, şeker ve yağ alımı sınırlandırın
Şeker anti-aging karşıtı besinlerden biridir. Fazla şeker alımı kan şekerinin artışına neden olur. Bunun sonucunda ise doku, hücre ve organlarda tahribata yol açar. Bağışıklık sistemi zayıflar ve cildin sarkmasına yol açar. Kısacası yaşlanmayı hızlandırır. Kan şekerini yükselten besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Örneğin beyaz pirinç, beyaz ekmek, beyaz un, patates, makarna, hamur işleri, tatlılar ve hazır şekerli besinler minimum miktarlarda tüketilmelidir.
Aşırı tuz tüketimi de şeker gibi vücuttaanti-aging karşıtı bir etki yapar. Tuz besinlerin içerisinde doğal olarak bulunur. Besinlere kendi tuzuna ek olarak tuz eklemek vücutta su tutumuna neden olur. Hücreler elastikiyetini kaybeder ve ödem oluşur. Ayrıca pek çok hastalığı da beraberinde getirir. Hücrelerin ve cildimizin sağlıklı ve canlı kalabilmesi için tuz tüketimi sınırlandırılmalıdır. Yemeklere piştikten sonra tuz eklenmelidir. Sebze, kurubaklagil gibi sulu yemekler susuz tüketilmelidir. Böylece yemeğin içindeki tuzu az miktarda almış oluruz. Aşırı tuz içeren salamura, konserveler, turşu, salça ve hazır gıdalar mümkün olduğunca az tüketilmelidir. Yetişkin bir bireyin günlük tüketmesi gereken tuz miktarı 5 gramdır. (Tepeleme 1 çay kaşığı)
Yağ tüketiminde tüketim miktarı kadar yağın çeşiti de önemlidir. Günlük yağ alımı toplam alınan enerjinin %30’unu geçmemelidir. Zeytinyağı anti-aging etkili bir yağdır. Zeytinyağı güçlü antioksidan yapısındadır. İçeriğindeki oleik asit ve E vitamini sayesinde kan yağları üzerinde iyileştirici etkisi vardır. Omega-3 içeriği yüksek olan besinlerde anti-aging etkilidir. Bu besinler balık, semizotu, ceviz.
4. Egzersiz, anti-aging dostudur
Genç kalmanın beslenme dışındaki diğer sırrı egzersizdir. Düzenli beslenme mutlaka egzersiz ve spor ile desteklenmelidir. Düzenli egzersizle hücreler canlı ve genç kalır. Aynı zamanda kemik ve kas sağlığı üzerinde de oldukça etkilidir. Osteoporoza karşı korur. Akciğerlerin güçlü kalmasını sağlar. Doğru egzersiz sürekli ve düzenli yapılandır.
5. Yaşlanmaya karşı bu beslenme önerilerini önemseyin
- Lif/posa içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Posa kolesterolü düşürür, doygunluk hissi verir ve bağırsak hareketlerini düzenler. Lif içeriği yüksek besinler; tam tahıl ürünleri, sebze, meyve, kurubaklagil.
- Genç ve sağlıklı kalabilmek için günde 8-10 bardak su mutlaka tüketilmelidir. Unutmayalım ki genç bir cildin sırrı sudur.
- Kafein alımı sınırlandırılmalıdır. Aşırı kafein alımı vücuttan su atımını artırarak ciltte kırışıklıklara neden olur. Günlük tüketilen çay-kahve miktarı 3-4 bardağı geçmemelidir.
- Her gün 5-6 porsiyon meyve-sebze tüketilmelidir. Kabuğuyla yenilen meyveler mutlaka kabuğuyla tüketilmelidir. Sebzeler ise buharda haşlanarak yada çiğ tüketilmelidir bu şekilde vitamin ve mineral kayıpları minimum miktarda olur.
- Öğün planlaması yapılmalıdır. 3 ana öğün 3 ara öğün kuralı mutlaka uygulanmalıdır.
- Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.
- Uyku düzenine dikkat edilmelidir. Verimli bir uyku için 23.00-06.00 saatleri arasında uyumak gerekir.
| [button-red url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/author/diyetisyen-merve-yucel/” target=”_blank” position=”left”]uzmanın tüm yazıları[/button-red][button-green url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyete-basla-internetten-online-diyet/” target=”_blank” position=”left”]diyetisyenden online diyet al[/button-green][button-brown url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyetisyene-sorunuz-mu-var/” target=”_blank” position=”left”]soru sor[/button-brown] |
Eğer siz de Gerçek Diyetisyenler Sitesi‘nde uzman yazar olmak istiyorsanız aşağıdaki bağlantıdan bize ulaşabilirsiniz:
[button-white url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyetisyen-yazar-ariyoruz/” target=”_blank” position=”center”]uzman yazarlık başvurusu yap[/button-white]
